En ilginç inovasyonlardan biri son günlerde kendinden çokça bahsedilen iki buluş. İşin ticari rasyoneli basit bir ihtiyacın karşılanmasını amaçlıyor. Çamaşırlar vücudun belli bölgelerinde kötü kokuları yok ediyor; kendilerine eklenen deodorant özelliğiyle uzun süreli koruma sağlıyor.
Önce en basitinden başlayayım: Deterjanla yıkandıktan sonra çamaşıra yumuşatıcı eklenmesi bir anlamda kötü kokuları yok eder, onların güzel kokmasını sağlar. Ancak bu işlem yalnız çamaşır üzerinde etkilidir. Çamaşır giyildiğinde ter kokusu yok olmaz.
Şimdi benzer yöntemle vücudun kötü kokmasını önleyen bir başka yol daha var. Yıkama suyuna eklenen “deodorant tabletleri” çamaşırı yumuşatıp ona hoş koku kazandırmakla kalmıyor; çamaşır giyildiğinde vücudu uzun süre kötü kokularından da arındırıyor.
İnovasyonun patenti Amerikalı bir buluşçuya ait. Deodorant suda eriyik haline geldiğinde çamaşır elyafına nüfuz ediyor ve uzun süre ter kokusunu maskeliyor.
Ancak bu yöntemde bir sorun var: Koltukaltı gibi vücudun çamaşırla tam temas etmeyen bölümlerinde pek etkili değil. Yine de buluşun ticari hale getirilmesinde bu ayrıntı pek sakınca yaratmamış. Çamaşıra işleyen deodorant nitelikli eriyiğin toksik etkilerinin sınırlı olması tercih nedeni olmuş. Buluş oldukça yeni olmasına rağmen şimdi epey ilgi görüyor.
Japonlardan sıradışı bir buluş daha
İkinci buluş ise çok daha ilginç: Japonya’da bir firma “gümüş iyonlarını” modifiye eden bir teknik kullanılarak (ki bu gümüş iyodür de olabilir) yeni bir yöntem geliştirmiş. Bu tekniğin insan organizması üzerinde hiçbir toksik etkisi yok. Alerjik bünyelerde kullanım şansı ise buluşun cazibesini arttırıyor.
Bir anlamda “inert hale getirilmiş” gümüş iyonları vücutta tehlike yaratmazken başta “bakteriler”, “virüsler” ve “mantarlar” üzerinde son derece etkili oluyor.
Buluşu yapan Japon firması gümüş iyonlarını nasıl dönüştürdüğünü pek açıklamıyor.
Kişisel araştırmalarımda bu tekniğin etki mekanizmasına ulaşamadım. Başta gümüş tuzları olmak üzere tüm gümüş türevlerinin insan organizması için tehlikeli olduğunu biliyorum. Ancak beni asıl hayrete düşüren şey şu oldu: Kötü kokuları önlemenin sırrı sadece bu gümüş iyonlarında değil. Kumaş elyafı özel bir karışımla terbiye edilmiş ve lifler “yeni bir büküm tekniğiyle” şekillendirilmiş.
Bu iki özellik birleştiğinde kumaş sadece iç çamaşırlarında olduğu gibi temas ettiği alanı değil, örttüğü tüm vücut yüzeyini buharlaşma yoluyla kötü kokulardan arındırıyor.
Buluş tekstil sektörüne de renk katacak
Buluşu yapan Japon firması kullanım hakkını şimdilik “Aoki” firmasına vermiş. Bu firma özellikle yöneticiler ve işadamları için özel giysiler üretmekle ünlenmiş. Japonların ünlü politikacıları ve yüksek düzey yöneticileri buradan giyiniyor.
İtalyan ve Fransız kuplarına göre hazırlanmış takımlar giyildiği andan itibaren tüm kötü kokuları nötralize etmekle kalmıyor; bünyesinde bulundurduğu hoş bir kokuyu da dışarı yayıyor. Kumaş dokusuna özel teknikle enjekte edilmiş yumuşak bir parfümün kalıcılığı yine kumaştaki büküm özelliğine bağlı. Üstelik bu özellik kuru temizlemede de kaybolmuyor.
Önemli toplantılarda yeni nesil Japon işadamlarının muhatapları rahatsız etmeyecek hoş kokular yayması biraz da bundan.
İş görüşmelerinde Japonlara kolaylık
Japonlar geleneksel olarak ikili görüşmelerde ve toplantılarda kötü kokuların insan aurasını zayıflattığına inanıyor.
Yumuşak bir gülümseme ve profesyonel bir görünüm Japon işadamları için önemli bir standart. Hissedilmeyen hoş bir kokunun ortama yayılması ise onların kişiliğini tamamlayan önemli bir unsur…
Tüm bu özelliklerin muhatapları olumlu kararlara götürdüğüne inanılıyor.
Bilindiği gibi Japonya’da kokuların “kokmaması” önemli… Nitekim “Aoki” firması da bunu dikkate almış; takım elbiselere enjekte edilen kokular görünürde hiç hissedilmemesine rağmen karşı tarafın bilinçaltında son derece olumlu çağrışımlar yaratıyor.
Kısacası “kötü kokuların önlenmesi”, “giysilere kişisel koku kazandırılması” ve “ortamın ‘feng shui’ unsurlarıyla takviyesi” tüm görüşmelerde Japonların etkili olmalarının önemli sırlarından biri.
Bazı deodorantlar neden tahriş eder
Amerika’da yaygın olarak kullanılan kimi yöntemler yoldaki daha yeni buluşların habercisi gibi. Amerika’da ayrı üniteler şeklinde olan kurutma makinelerinde bazı katkılar çamaşırları kokulandırmak ve yumuşatmak için kullanılıyor. Elyafa emdirilmiş küçük şeritler bunların en tanınmışı. Şimdi bu kâğıt şeritlerin “vücut deodorantı” özelliği göstermesi üzerinde çalışılıyor.
Yeni buluşların dikkat çekici özelliği geleneksel deodorant sektörüne daha sağlıklı bir alternatif olması…
Bilindiği gibi klasik deodorantlar deri üzerinde bir tabaka meydana getirerek ter salgısının mikroorganizmalar tarafından parçalanmasını önlemek suretiyle etki gösteriyor.
Klasik deodorantların kötü kokuları önleyen mekanizması ise şöyle: “Alüminyum” ve “zirkonyum” bazlı karışımlar ter bezi gözeneklerini kapatıyor. (antiperspirant etki)Bu maddeler aynı zamanda ter salgısına kimyasal yoldan etki yapıyor.
Yöntem kimi otoritelere göre sağlık açısından oldukça tartışmalı. Hem toksinlerin atılmasını önlüyor hem de ter bezlerini işlevsel olarak köreltiyor.
Bir başka yaklaşım ise deodorantların tuz kristalleri yoluyla etki göstermesi. Tuz, bakteriler tarafından parçalanan terin pH değerini değiştirerek kötü kokuların önlenmesine yardımcı oluyor.
Çoğu deodorant ise alkol içeriği ile ter bezlerinin salgılanma sürecini etkiliyor. Böylece kısa süre için bakterilerin üremesini duruyor.
Klasik deodorantların bu özelliğine ter bezlerinin reaksiyon göstermesi sonucu, bazı hassas bünyelerde belli bir süre sonra tahriş ve kaşıntı oluşuyor.
Bebeklerin pişik sorununa da çare olacak
Kötü kokuları oluşturan ter salgısı insan fizyolojisi için doğal bir süreç. Ter toksinlerden arınmayı sağlıyor vücut ısısının dengelenmesine yardımcı oluyor. Terin yanı sıra özellikle idrar gibi bazı atıklar da mikropların hızla üremesi için ideal ortam oluşturuyor. Bunun sonucu bebeklerde “pişik” meydana geliyor.
İdrar, kapalı ortamlarda ter salgısıyla birleştiğinde ise ciddi deri lezyonlarına da neden oluyor.
Pişiğin sorumlusu bebek idrarında oluşan “basilium ammoniogenes” isimli bir mikroorganizma. İdrardaki amonyağı parçalayarak etki gösteren bu mikroorganizma oldukça dirençli.
İşte Japonların elyaf bazlı zararsız deodorant uygulaması şimdi bebek bezlerinde ve hijyenik kadın ürünlerinde de kullanılacak.
Yakın bir gelecekte “yeni nesil deodorantlı giysilerin” yanı sıra koku ve pişik önleyen bebek bezlerini ve kadın bağlarını da piyasada göreceğiz.