Küresel ekonomik krizin tekstil ve moda dünyasındaki etkisi ağır oldu. Kriz sonrasında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçeği lüks sektörü kadar fast fashion olgusu için de geçerli. Hedef kitle olan “sokak”, kodların yeniden yazılmasında büyük rol oynuyor. Trendleri yönlendiren tasarımcılar hiçbir devirde olmadığı kadar sokağın nabzını yoklamak zorunluluğunda. Daha önceki yıllarda yaşanan ekonomik krizlerde tüketicinin “gerçek değerler”e yatırım yapma eğilimi 2009 krizi için de geçerli oldu.
2009 yılı boyunca gerçekleşen defilelerde Jean Paul Gaultier, John Galliano gibi tasarımcılar krizin yarattığı gri atmosferi uç tasarımlarla dağıtmaya çalıştılar. Ancak büyük mağazalar ve moda basını temkinli davranarak sokağın arzularına yöneldi. Moda kodları bu doğrultuda yeniden şekillenmeye başlayarak 2010 yılının “in”leri belirlenmeye başladı.
Coco’nun efsanesi döndü
Marka olgusunun dünyadaki en başarılı örneklerinden biri olan Chanel’in yaratıcısı Coco lakaplı Gabrielle Chanel’in 1926 yılında yarattığı minik siyah elbise street wear tüketicisinin hiç düşünmeden satın alacağı ürün olarak yeniden gündemde. Yeni kuşağın en önemli tasarımcılarından biri olarak kabul edilen Balenciaga’nın tasarımcısı Nicolas Ghensierque’in “Balenciaga Black” etiketi bu akımın öncüsü oldu. 2010 yaz sezonu için sunulan “Capsule” koleksiyonu sadece siyah elbiselerden oluşuyor. Coco’nun siyah jarse elbisesi bu kez teknik kumaşlardan tasarlanmış olarak cezbediyor.
Ucuza kaliteli ürün
Kriz sonrası için sokağın benimsediği bir diğer eğilim ise 80’li yıllardan gelen esintiler.
Geri gelir mi gelmez mi diye yıllardır tartışılan “vatka”nın genç kuşak tarafından kabul görmeye başladığı Zara, Mango gibi mağazaları ziyaret ettiğinizde görmeniz mümkün. Şimdilik çekimser bir bakışla geçiştirilen vatkalı ürünlerin asıl patlamayı 2010-2011 kışında yapacağı kesin. Vatkanın estetik olarak kadın vücudunu “güçlü ve kuvvetli” gösterme psikolojisinin bu eğilimin gündeme gelmesinde rol oynadığı kesin.
Ekonomik kriz tüketicinin davranış ve düşünce şeklini de değiştirdi. Fashionista olarak adlandırılan modaseverler bile artık bir ürün almadan önce kılı kırk yararak elini cebine atıyor. Kriz nedeni ile en katı kurallarını bile yıkarak “indirim” dönemlerini genişleten AB ülkelerinde de tüketici Türkiye’de olduğu gibi devamlı indirim talep etmeye başladı. Moda literatürüne 2008 yılında giren “recessinista” kaliteli ürünü ucuza almak anlamına geliyor. İnternetten alışverişin 2009 yılında yükselişe geçmiş olması ise bir tesadüf değil. İnternet çağında ekrandan ürün satın almak tüketiciyi cezbediyor. Fiyatların mağazalardan daha ucuz olması şüphesiz bu seçimde büyük rol oynuyor. “Vide-dressing” sloganı ile marka ürünleri düşük fiyata satan birçok internet sitesi ise tüm dünyada ilgi görmeye başladı.
Deri mont yeniden moda
Kaliteli ve ucuz ürün arayan sokağın pahalı sayılabilecek bir ürün olan deri montlara ilgi göstermesi ise olağan kabul edilebilir bir tepki. Deri bir mont hem kullanılışlı hem de zengin gösteren bir giysi. Liseli kızdan üst düzey yönetici kadına kadar herkesin rahatlıkla kullanabileceği ve “yatırım yapmış olma” psikolojisini yaşatan bir ürün çeşidi. Rick Owens’ın ve Balenciaga’nın lüks deri montları moda mecmualarının sayfalarını süslerken taklitleri fast fashion mağazalarında yok satıyor.
Kriz moda trendlerini değiştirdi
79