137
Daha ilk karşılaşmamızda şöyle bir süzdü ve “Siz Contemposunuz” dedi.
Contempo?
Meğer Türkiye’nin en köklü markalarından YKM, Whitaker danışmanlığında bir süredir “yaşam tarzı mağazacılığı” yapmaktaymış.
YKM Genel Müdürü Jaklin Güner, müşterilerinin yaşam tarzını dikkate alarak altmışa yakın mağazayı baştan aşağı değiştirmiş.
Aslına bakarsanız Amerikalı danışmanlık şirketi YKM‘ye on yaşam tarzı belirlemiş.
Fakat YKM yaptığı araştırmada müşterilerinin ağırlıklı olarak dört yaşam tarzını benimsediğini görmüş.
Contempo (Güncel) yüzde 42,5
Fashion (Moda) yüzde 32,7
Neo Traditional (Yeni Geleneksel) yüzde 13,8
Traditional (Geleneksel) yüzde 11.
Göçebe ve Romantik gibi kategoriler de var ama onlar azınlıkta.
Peki beni “Contempo” yapan ne?
Güner‘e göre ilk bakışta kıyafet seçimim, esasında düşünme biçimim.
“Kıyafet ve marka seçiminden başlayalım…”
Koyu kahve deri spor ayakkabı (Custom National)
Taba rengi pantolon (Dockers)
Uçuk mavi gömlek (Milimetric)
Lacivert hırka (Stefanel)
Açık kahve yıpranmış deri mont (C.P Company)
Renk, uyum, kesim dahil bir sürü teknik analiz.
Peki ya Contempo müşterinin kişiliği?
Hayatta en önemli şey; kim olduğunu ve ne istediğini bilmek.
Teknoloji sayesinde sürekli iletişim ve hareket halinde, eklektik, yenilikçi ve şehirli.
İlla “Moda” hayat tarzını tercih eden müşteri gibi en son trend, en gözde mekân saplantısı yok. “Geleneksel” gibi kontrollü ve sürprizlere kapalı değil.
Bu arada kullandığınız parfümden tatil zevkinize, yatakta sağ ya da solda yatmaktan beslenme ve spor alışkanlığına onlarca soru var.
Çünkü artık yaşam tarzları yaş, cinsiyet ve gelir düzeyinden bağımsız şekilleniyor.
Trendler bile yetersiz, düşünme biçiminiz yaşam tarzınızı belirliyor.
Öyle ki yenilikçi perakendeciler 24 saatinizi bilmek istiyor.
1950’de kurulan YKM, Boyner’le birlikte Türkiye’de çok katlı mağazacılığın öncüsü.
Biri köklü diğeri yenilikçi.
Fakat artık ne YKM‘nin 1950’lerin sonunda ilk taksit uygulamasını başlatmış olması yeterli ne de Boyner‘in 1990’ların başında alışveriş kartıyla sadık müşteri yaratma becerisi.
Eskiden müşteriye bol seçenek sunabilen kazanıyordu, çünkü alternatif azdı.
Şimdi o kadar çok seçenek var ki müşterinin neyi neden seçtiğini bilerek alternatifleri azaltmanız gerekiyor.
Şaşırdınız değil mi?
Psikolog Barry Schwartz bu durumu “tercih paradoksu” ile açıklıyor.
Schwartz 2000’lerin başında “The Paradox of Choice”u yayımladığında sadece akademi dünyası değil perakende sektörü de ciddi dalgalanmıştı.
Eskiden bol seçeneğin bizi özgürleştirdiğine inanırdık, oysa bol seçenekli tüketim toplumunda mağazalardan eli boş çıkan müşterilerin sayısı her geçen gün artıyor.
Çünkü seçenekler arttıkça tüketici paralize oluyor.
Bol seçenek mutluluk yerine tatminsizliğe yol açıyor.
Bu yüzden perakende sektörü insanların yaşam tarzlarına uygun seçenekler üzerine yoğunlaşıyor.
YKM’nin 2 milyona yakın kartlı müşterisi var.
Bu ne demek?
Eğer bu 2 milyonun içindeyseniz Jaklin Güner size ait verilerle çoktan yaşam tarzınızı tespit etmiş durumda.
Siz daha mağazaya girmeden o, nereye yöneleceğinizi biliyor.
Baksanıza YKM kartına sahip olmamama rağmen ilk karşılaşmada sadece gözlem yaparak beni “Contempo” ilan etti.
Ne kadar “güncel”im bilmiyorum, size tavsiyem yenilikçi perakendecilerin her zaman sizden bir adım önde, bir adım daha “güncel” olduklarını unutmayın.
Benim gibi “ava giderken avlanmak” istemiyorsanız, tarzınıza bakıp kim olduğunuza kendiniz karar verin.
Yoksa Jaklin Hanım gibi biri çıkar bir gün sizin adınıza hem tarzınıza hem de kim olduğunuza karar verir.