Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin Davutpaşa’daki patlama sonrası çıktığı kaçak işçi avı tekstil ve konfeksiyon sektöründe paniğe yol açtı. Bakanlık müfettişlerinin yaptığı ani baskınlardan korkan bazı atölyeler, gündüz işyerlerine kilit vurup, akşam saat 20.00’de işbaşı yaparken bazıları ise camlarına ‘kiralık, satılık’ tabelaları astı. İçeride oldukları anlaşılmasın diye camlarını boyayan, siyah tela yapıştıranlar bile var.
Davutpaşa’da 22 kişinin öldüğü maytap atölyesindeki patlama sonrası işçi sigortaları konusunda denetimlerini hızlandıran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri, tekstil ve konfeksiyon sektöründe paniğe yol açtı. Bakanlığa bağlı İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün şubatta 90 müfettişle başlattığı denetimlerle işyerlerinde sigortasız işçi çalıştıran bazı atölyeler 200 bin YTL’yi bulan para cezaları ile karşı karşıya kaldı. Bakanlığın “süre tanımadan aniden yaptığı baskınlarla” yüklü para cezalarına maruz kaldıklarını ve faaliyetlerinin durdurma noktasına geldiğini iddia eden pek çok atölye, müfettiş denetiminden kaçmak için türlü türlü yöntemler denemeye başladı. Davutpaşa, Sultançiftliği ve Çağlayan gibi semtlerdeki bazı atölyeler, gündüz işyerlerine kilit vurup, akşam saat 20.00’de işbaşı yapıyor. Gündüz ise camlarına “kiralık, satılık” tabelaları asıp, içerde faaliyet olmadığına dair şaşırtma taktiği uyguluyor.
Bazı işyerleri de içerden camlara siyah tela yapıştırıp “Evde yokuz” mesajı veriyor. Yapılan baskınlar şehir efsanelerini de beraberinde getirdi. Sektörde bir firmanın sahibinin baskın yapan müfettişi öldürdüğü söylentileri dolaşıyor. Ancak emniyet kayıtlarında böyle bir olay bulunmuyor.
Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği (OTİAD) Başkanı Gaffar Koca, süre tanınmadan aniden yapılan baskınlar nedeniyle atölyelerin kapısına kilit vurulmaya başlandığını, bu durumun sektörün siparişler açısından en hareketli dönemine olumsuz etki yaptığını söyledi. Koca, “Kayıtdışıyı elbette savunmuyoruz. Ancak sezonun en hareketli döneminde yapılan bu baskınlar, sektöre zarar verdi. Çünkü neredeyse tüm sektör fason olarak bu tür atölyelere üretim yaptırır. Ödeyemeyeceği cezaları alan ve işletmesini kapatan atölye sahipleri yüzünden ülke zarar görecek” dedi.
Gündüz paydos, gece işbaşı yapılıyor
Davutpaşa’da 31 Ocak’ta meydana gelen patlama ve Tuzla tersanesinde meydana gelen ölümler üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı alarma geçti. Bakanlığa bağlı 800 müfettiş, 25 Şubat’tan itibaren Marmara Bölgesi’nde denetime başladı. Bakanlık müfettişlerinin denetimi ile kurallara uygun olmayan işyerleri hakkında 4857 sayılı İş Kanunu, 506 Sosyal Sigortalar Kanunu ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun hükümleri uyarınca cezai müeyyide uygulanırken asgari 80 YTL olan para, hapis ve işyeri kapatma cezalarına kadar gidilebiliyor.
Baskınların ilk durağı ise kayıtdışının en fazla olduğu sektörlerden biri olan tekstil ve hazırgiyim oldu. Yaklaşık üçte biri kayıtlı olmak üzere toplam 2.5 milyon kişinin çalıştığı tahmin edilen tekstil ve hazırgiyimde 180 bin civarında atölye bulunuyor.
Baskınlar nedeniyle tekstil atölyelerinin yoğun olduğu Çağlayan, Davutpaşa, Sultançiftliği gibi birçok bölgede olağanüstü hal ilan edilmiş durumda.
Çağlayan’da atölye sahipleri, kravat ve takım elbiseli dolaşan her kişiyi potansiyel müfettiş olarak görüp, bu kişilerin civarda dolaştığını haber almak amacıyla han girişlerine nöbetçi dikiyor. Sultançiftliği’nde bir hafta önce yoğun olarak görülen teftiş sonrası bazı atölyeler, gündüz kepenkleri indirip, 20.00-07.00 arası mesai yapıyor. Gündüz ise camlarına “kiralık, satılık” tabelaları asıp, içerde faaliyet olmadığına dair şaşırtma taktiği uyguluyor. Bazı işyerleri ise içerden camlara siyah tela yapıştırıp gizleniyor. Sultançiftliği’nde adını vermek istemeyen bir atölye sahibi, “Bu bölgede 500 civarında irili ufaklı atölye var. Pek çok küçük işletme gündüz kapatıp gece çalışmaya başladı. Biz ise gündüz çalıştığımız belli olmasın diye iç taraftan camları siyah tela ile kapladık. Camların bir bölümünü ise boyadık. Dışardan hiçbir şekilde içerdeki çalışan ve ışıklar gözükmüyor” diyor.
Aynı atölye sahibi, sigortasız işçi çalıştırma nedenini ise şöyle açıklıyor: “İşletme ruhsatım vs her şey tamam ama işçilerimin hepsi sigortasız. Çünkü bir tişörtten sadece 30 kuruş kazanıyorum. Yani ne kazanıyorum ki işçiye ne vereyim? İkincisi ise işçiler gerçekten de işverenin sigortaya ödeyeceği parayı kendisi istiyor. Bazı işçilerin maaşı böylece bin YTL’ye kadar çıkabiliyor” diyor.
Belirli bir müddet verilmeliydi
OTİAD Başkanı Gaffar Koca, kayıt içine girme konusunda süre tanınarak yapılması gereken işlemin, ani baskınlar neticesinde atölyelerin faaliyetini bitirme noktasına getirdiğine dikkat çekti. Koca, “Sistemi düzeltmek için yakıp yıkmanın âlemi yok. Tüm hazırgiyim sektörü, bazı büyük işletmeler dışında dışarıya fason üretim yaptırarak çalışır. Üretimi de bu tür atölyeler yapar. Bizler Osmanbey, Laleli gibi piyasalarda kayıtdışı çalışmıyoruz ama bu tür atölyeleri de denetleme şansımız yok. Kayıt içine girmelerini elbette destekliyoruz ama bu yöntem onları incitmeden olmalıydı. Belirli bir müddet verilmeliydi. Şu anda sektör, siparişlerin alındığı en yoğun dönemi yaşıyor. Böyle bir zamanda ve ağır cezalarla bu işlerin yapılması, ülke menfaatlerine de aykırı” dedi.
Tüm Konfeksiyon İmalatçıları Derneği Başkanı (TUKİD) Murat Kapan ise pek çok işletmenin pankartlı yürüyüş eylemi yapmayı planladığını, kendilerine “sakin olun” uyarısı yaptıklarını söyledi. Kanun yapıcıların elindeki yetkiyi sert kararlarla uyguladığını, bu durumun çözüm değil, çözümsüzlük getirdiğini vurgulayan Kapan, şunları söyledi: “Geçen hafta 140 kişiyi çalıştıran bir üyemize ceza kesildi. 30 kişi sigortasız olduğu için 270 bin YTL para cezası almış. Atölye sahibi 30 işçiyi işten çıkarmış. Ancak diğer 110 işçiyi de ceza ağır geldiği ve maaşlarını ödeyemeyeceği için işten çıkarmış. Üyemiz, ‘Ben artık kayıt içindeyim’diyor. Ama işyeri kapandıktan ve işsizler ordusu oluştuktan sonra bunun ne anlamı var.”
Kantarın topuzu kaçırılmamalı
Merter Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Ercan Tan ise önceki gün yaptığı yazılı açıklamada, kayıtdışılıkla mücadelenin, içinde sivil toplum örgütlerinin de olduğu bir plan ve program dahilinde yürümesi gerektiğini söyledi. Tan, “Kayıtdışı ile mücadeleyi destekliyoruz. Ancak aniden sadece üretim yapan atölyelerin basılarak, yıllarca hiçbir denetim yapmadığımız için oluşan reel ortamı bir günde, bir haftada çözme niyetini çok sağlıklı bulmuyoruz. Bu şekildeki bir yaklaşım sektörümüzü büyük bir çıkmaza sürükleyecek ve iç barışımızı bozacaktır” dedi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş da yaptığı yazılı açıklamada ssyal güvenlik ve iş müfettişlerince özellikle son günlerde gerçekleştirilen denetimlerde, kayıt içinde çalışmayı tercih etmiş olan işyerlerine daha anlayışlı olunması gerektiğini söyledi. Başkan Yalçıntaş, “Denetimlerde kantarın topuzu kaçırılmamalı” dedi.
Babam eceliyle öldü ben de müfettiş öldürmedim
Bakanlık müfettişlerinin denetimleri, İstanbul’da “şehir efsanesi”ne dönen bir hikâyenin ortaya çıkmasına da neden oldu. Sözde olaya göre, Sultanbeyli’de Taç Tekstil firmasına baskın yapan müfettişlerden biri, atölye sahibine 400 bin YTL tutarında ceza kesti. Atölye sahibinin babası ceza nedeniyle kalp krizi geçirdi ve atölye sahibi de “babamı öldürdün” diyerek müfettişi öldürdü. Bu söylentiler sektör temsilcilerini bile harekete geçirdi. TÜKİD Başkanı Murat Kapan, Emniyet Müdürlüğü’ne olayla ilgili bilgi almak için başvurduğunu ancak bir kayda rastlanmadığını belirtirken Referans, Taç Tekstil’in sahibini buldu. İsmini vermek istemeyen firma sahibi “Evet müfettişler firmama geldi ancak herhangi bir ceza kesmedi. Çünkü kayıtdışı değiliz. Babam ise üç sene önce eceli ile öldü. Söylenti işlerimiz iyi gittiği için ortaya atılmış olabilir” dedi.