Modada aykırılık tavan yapmış durumda. Uçuk kaçık tasarımlar çoğu zaman antipatiye sebep olsa da aslında bazıları için kendilerini ifade etme yolundan başka bir şey değil
Tüketim çılgınlığı, adeta bir alışveriş merkezine dönüşen dünyada bizi hep daha fazlasına sahip olmaya, azla yetinmemeye sürüklüyor. Çoğu zaman ihtiyacımızdan fazla tüketiyor, daha farklı ve yeni olanı satın almaktan haz duyuyoruz. Tükettiklerimizi göstermek, sahip olduklarımızla dikkat çekmek ise başka bir zevk veriyor bize… Tüketim çılgınlığının en önemli sonuçlarından biri olan gösteriş merakı, hayatımızın her alanına nüfuz etmiş durumda…
İŞTE ANATOMİ:
Oysa bizden çok daha gelişmiş ekonomiye sahip coğrafyalarda sürdürülen basit ve sade hayatlar, bazen çirkinlik ve görgüsüzlüğe kaçan bu görkemin zenginlikle ilgili olmadığını gözler önüne seriyor. Dünyanın en zengin ülkelerinden İsveç`te insanlar, sokağa sade kıyafetlerle çıkıyor, basit arabalarda yolculuk yapıyorlar. Gösteriş merakı, giyim kuşamda da kendini gösteriyor. Aşırı dikkat çeken bir giyim stili her ne kadar modanın özgür ruhunda alkışlansa da, frapanlığı bir kimlik oluşturma, isim yapma çabası olarak okumayı da ihmal etmemek gerekiyor. Fark edilmek, kimliğini giyim tarzı üzerinden oturtmak ya da özgürlük arzusu… İşte birçok ünlünün klasik kalıplara sığmayan tarzının anatomisi…
`SAHİPSEM VARIM`
Sürekli değişim halinde olan moda, rengarenk ve cazibeli dünyasıyla bizi sürekli satın almaya ve sahip olmaya itiyor. Amerikalı psikanalist Erich Fromm`un `sahip olmak` ya da `var olmak` diye bahsettiği ikilemin; `sahip olduğum için varım` anlayışına dönüştüğünü, insanların kısa sürede alıp tükettiklerini göstererek kimliklerini oluşturduklarını ve `giyiniyorum, öyleyse varım` tavrını benimsediklerini görüyoruz. Modayı izlemek, hoş kıyafetlerle salınmak, trendlerden haberdar olduğunu göstermek, kimliğini giyim tarzı üzerinden oluşturmak, kişiye mutluluk, özgüven ve dış görünüşe tapınılan bir ortamda belli bir statü kazandırıyor.
Günümüzde birçok ünlünün birer moda takipçisi olarak hevesle taşıdığı abartılı kıyafetler magazin basınının gündeminden düşmüyor. 18`inci yüzyılın süslü rokoko tarzı giysileri, kadınların hareket etmesini kısıtlayacak kadar gösterişliydi. O zamanlar çalışmamanın simgesi olan ve bir şekilde halkla burjuvazi arasındaki sınırları çizen şık, süslü ve gösterişli elbiseler; bugünün şartlarında da ünlü olmanın, popülerliğin ve yine çoğunluktan ya da `halktan` farklı olduğunu göstermenin araçları…
RUHUN DIŞAVURUMU
Sonuç olarak moda, kuralsız, değişken ve asi tavrıyla birçok insanı, özellikle sanatı, duruşu ve iletmek istediği mesajla toplumdan ayrışan sanatçının farklı ve benzersiz tarzını alkışlamaya devam edecek. Ünlü sanatçıların bazen göz yoran, abartılı ve dikkat çekici giyim tarzı, bir kesimi rahatsız edebilir, hatta en demokrat olanımıza bile `bu kadarına da pes artık` dedirtebilir. Ama giyimleri ayrıca içlerindeki sanatçı ruhun dışavurumu olarak da okunabilir. Son olarak, demokrat ve özgürlükçü isek, farklı olanı kıyasıya eleştirmek yerine onu anlamaya çalışmak ve olduğu gibi kabul etmek daha uygun olabilir.
İŞTE BEN GELİYORUM! İŞTE BEN GELİYORUM!
`Bu da moda mı?` dedirten uçuk kıyafetleri, sıra dışı saç modelleri ve aksesuvarları ile Lady Gaga, geçenlerde Heathrow Havaalanı`nda sıcak havaya rağmen giydiği deri kıyafetleriyle basının ilgi odağı oldu. Twitter`daki sayfasına `Yaz olması umrumda değil; deri, yüksek topuklar ve kötü davranışlar… İşte ben geliyorum!` yazdı. Saçlarını sürekli renkten renge boyatan, abartılı makyajıyla dikkat çeken Lady Gaga`nın giydiği mayo tarzı şortları sık sık kullanan ünlü popçu Hande Yener de, müziğinin yanı sıra iddialı kıyafetleriyle son zama larda adından söz ettiriyor.
SIRA DIŞILIĞIN GÜÇLÜ SİMGESİ
2007 yılında intihar eden İngilizler`in moda ikonu, Tatler dergisi genel yayın yönetmeni Isabella Blow; abartılı şapkaları, yüksek topuklu ayakkabıları ve kırmızı rujuyla sıradanlığa meydan okudu. Renkli ve egzantrik giyim tarzıyla hep şaşırttı. Türkiye`de ilginç giyim tarzı deyince akla ilk gelen isimlerden biri ise Deniz Berdan. Cemiyet hayatının ünlü isimlerinden Berdan da, sürreal bir tarzı olduğunu kabul ediyor ve `Eleştirilmeyi, sürünün parçası olmaya tercih ederim` diyor.
YARGILAMAK TEK ÇARE!
Peki herkesin istediğini giymekte özgür olduğu bir toplumda yaşıyorsak, ötekileştirip yargılamak ne kadar doğru? Tarzıyla dikkatleri üzerine çeken Deniz Berdan da bu durumdan şikayetçi: `Fikir özgürlüğü diyoruz, ifade özgürlüğü diyoruz ama giyim özgürlüğümüz bile yok. Evet, tavır ve tarz olarak sürreel bir tipim. `O giyilmez, bu yapılmaz` gibi kurallardan hoşlanmıyorum.`
HER SANATÇI ÇILGINDIR
Renkli ve eğlenceli olduğu kadar abartılı ve gösterişli giyim tarzıyla dikkatleri üzerin çeken bir başka isim, çağdaş sanatın parlayan yıldızı Haluk Akakçe. Hareketli gece hayatı, ünlü arkadaşları, ayakkabıları, kadın koruması, peruğu, kürkü ve ilginç kıyafetleriyle sıra dışılığın ve ötekiliğin alamet-i farikası adeta…
AYKIRI RUHLARA SAYGI
Haluk Akakçe, her sanatçıya özgü asi ve aykırı ruha sahip aslında. 1936 yılında Londra Uluslararası Sürrealist Sergisi`nde konuşma yapmak için sahneye dalgıç tulumuyla çıkan İspanyol ressam Salvador Dali ve platin peruğuyla özdeşleşen Andy Warhol da marjinal hayat tarzlarıyla dikkat çekmişlerdi. Kısaca Haluk Akakçe`nin sanatını yok sayıp, onu `çılgın giyinen adam` imajına hapsedersek, sanatla popüler kültürün artık iç içe olduğunu, Akakçe`nin giyim tarzını kullanarak aslında sanatını ve işini tanıtmayı amaçlayabileceğini yadsımış oluruz. Akakçe eğer peruğu, gece hayatı ve ilginç giyim tarzıyla konuşulmasaydı, Türkiye çağdaş sanatla bu derece yatıp kalkmayacaktı!