Hakan Yıldırım, son yıllarda yurtdışı ataklarıyla öne çıkan Koton markasının 2010 İlkbahar Yaz sezonu için 40 özel parçadan oluşan bir koleksiyon hazırladı. Ünlü tasarımcı, Elle dergisinin bu koleksiyonla ve yeni projeleriyle ilgili sorularını, Nişantaşı Abdi ıpekçi Caddesi’ndeki atölyesinde yanıtladı.
Retro etkiler taşıyan cool bir koleksiyon yaratmışsın. Bize konsept ve temadan söz eder misin?
– Aslında koleksiyondaki en önemli etki 80’ler. O yılların cool tavrını çok seviyorum. Coşkulu, heyecanlı, dinamik bir dönem ve “hakan yıldırım for Koton” koleksiyonu da bunu fazlasıyla anlatıyor bence… Öte yandan lüks kavramını barındırıyor. Biliyorsun o dönemde lüks kavramı sadece pahalı ürünler satın almak değildi. Daha tasarım ama makul fiyatlarla tüketiciyle buluşabilen ürünlerdi lüks olanlar. Marka çılgınlığı değil, stil çılgınlığı, stil olabilmek, çok önemliydi. Bugün de tüm dünyaya baktığımızda lüks tasarımlar yapan tasarımcılarla endüstrinin buluşmasını ve bu şekilde ortaya çıkan projeleri “yeni lüks” adı altında toplayabiliriz.
Yeni lüksü sen nasıl tanımlıyorsun?
– Yeni lüks, artık eskisi gibi değil. Eskiden lüks, en pahalı olanı, en yeni olanı ifade ederken artık kişisel deneyim önem kazanıyor. Eskiden Gucci marka bir parçaya sahip olmak lüksken, şimdi seni mutlu eden her şey lüks sayılıyor. Hakan Yıldırım’ın koleksiyonundan bir parça giymek lüksken, “hakan yıldırım for Koton” koleksiyonundan bir şeyler almak yeni lüks… Yeni lüks aslında lüksün bireyselleşmesi.
BENİM TASARIMLARIM SON DERECE FEMİNEN
Neden Koton peki?
– İstanbul Fashion Days’in çalışma kurulundayım. ıFD’yi güçlü firmaların da içinde olacağı bir şekilde hazırlamayı çok istiyorduk. Ve Koton da o firmalardan biriydi. ıFD çalışma komitesinden giden davete, bu oluşum içinde yer almaktan keyif duyacaklarını belirten bir yanıt yollamışlar. Sonrasında benimle bir görüşme yapmak istediler. Niyetleri bu projede benimle işbirliği önermekti. Ben de keyifle “evet” dedim. Böylece ıFD’nin yolları Koton ile birleşti. Ayrıca Koton, uzun zamandır takip ettiğim bir firma. Markanın feminen bir yönü var. Biliyorsun, Hakan Yıldırım tasarımları da son derece feminendir. Tarzlarımız çok uydu. Böylece maceramız başladı.
Kriz nedeniyle tüm dünyada markalar, gelir grubu olarak alt çerçeveyle ilgilenmeye başladılar. Lüks konsept açısından bunu nasıl değerlendiriyorsun?
– Markaların alt gruplarla ilgilenmeye başlaması, ticari nedenlerden olduğu kadar, insanların talebinden de kaynaklanıyor. Son kriz öncesinde, Avrupa ve ABD’de orta sınıf bile lüks markalara ilgi gösteriyor ve zaman zaman lüks alışveriş yapıyordu. Bu dönem, markaları hem demokratikleştirdi hem de onlara müthiş ticari başarılar sağladı. Bunun üzerine doğal olarak markalar bu ilişkiyi devamlı hale getirmek ve iş hacimlerini büyütebilmek için insanların daha kolay satın alıp, daha sık kullanabileceği, nispeten uygun fiyatlı, daha “basic line”lar çıkarmaya başladılar. ışte tam bu durum, yeni lüks çerçevesine giriyor. Uygun fiyatlı ama marka ürünler giyebilmek, kullanabilmek insanlara iyi hissettiriyor. Yeni lüksün özü bu.
Yeni projelerin neler?
– 2010 için Cuba Libra adında bir mayo koleksiyonu hazırlayacağım.
“Hakan Yıldırım” koleksiyonunun ana hatları neler?
– Daha koyu renkler ve teknolojik kumaşlar kullandım. ınce yünlü kumaşlar, satenler, şifon ve jarse gibi sevdiğim kumaşlara ağırlık verdim.
MUTLU OLAN BAŞARILI
Sence yakın gelecekte lüksün spot ışıkları altında yeni neler olacak?
– Lüks bireyselleşiyor. Bunun sonucu olarak kişisel zevkleri öne çıkaran eğilimler ortaya çıkacak. Kıyafet tasarımında, daha az tanınan yetenekli genç tasarımcılar keşfedilecek. Farklı seyahat türleri ve el değmemiş yerlerin keşfi gündeme gelecek. Mesela gurme seyahatler gözde olacak. Başarının anlamı değişecek. Eskiden çok para kazanmak, iyi bir meslek edinmek olarak özetlenebilen başarı duygusu, artık mutlulukla eş anlamlı hale geliyor.