ENGLISH
Armani ve Ferre gibi dünya modasına yön veren devlerin yeni koleksiyonları için Türk ve Osmanlı motiflerine yöneldiğini söyleyen Tescilli Markalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Bijuteri Yönetim Kurulu Başkanı Tuna Kılıboz, önce Armani ardından da Ferre’nin kendilerinden genç Türk tasarımcılar talep ettiğini söyledi.
Türk tasarımcılarla markalaşabiliriz
Kılıboz, Türk firmaların markalaşma çalışmaları doğrultusunda yurtdışından tasarımcı ithal etmeye çalışırken dünyaca ünlü markaların ise bu konuda Türkiye’de arayış içinde olduğunu belirterek “Dünya markaları artık müşteriye farklı bir bakış açısı sunabilmek için Türkiye’den tasarımcı istiyor. Kültür farkı avantajımızı kullanmamız lazım. Bize taklit değil, kendimize ait olanı dünyaya sunmak avantaj getirecek. Ancak kendi tasarımcılarımızla yola devam edersek markalarımızı farklılaştırabiliriz” dedi.
Dünyanın Türk ve Osmanlı temalarına büyük ilgi duyduğunu, bu amaçla İtalyan markaların bile Türkiye’den tasarımcı arayışına girdiğini söyleyen Kılıboz, Armani ve Ferre’nin kendilerinden genç Türk tasarımcı talebinde bulunduklarını belirtti. Kılıboz, “Son olarak Ferre Türkiye’den 2 genç tasarımcı talep etti. Bize başvurup ‘Afrika, Çin, Hint kültürünü defalarca gösterdik. Dünyaya yenilik olarak sunacağımız farklılıklar istiyoruz’ dediler. Bunun için de Osmanlı ile bağlantımızı tasarımlara yansıtabilecek, hazır kalıpların içine girmemiş genç Türk dizaynırlar talep ettiler. Biz de yeni mezun 5 genç ismi kendilerine önerdik” diye konuştu.
Mağazalaşmanın Türk markalar arasında yanlış algılandığını belirten Kılıboz, Türk firmaların yurtdışında birkaç mağaza açmakla marka haline gelemeyeceğini vurguladı. Kılıboz, Türk giyim firmalarının sadece jeans, eşarp ya da tişört gibi dar bir alanda uzmanlaşarak değil, komple koleksiyonlar hazırlayarak markalaşabileceğine işaret etti.
Lüks tüketim tırmanışa geçti
Gucci, Armani, Trussardi, Galliano, Versace Jeans ve Class Roberto Cavalli gibi dünya modasının en önde gelen 20 İtalyan markasının Türkiye temsilcisi olan Kılıboz, A ve B plus segmentindeki müşterileri hedef alan segmentin Türkiye’de yıllık 200 milyon dolarlık bir pazar oluşturduğuna da işaret etti. Kılıboz, “Avrupa’da yaşlanan nüfus, azalan gelir ve değişen harcama alışkanlıklarıyla lüks giyim segmenti düşüşe geçti. Türkiye’de ise tam aksine bir yükseliş söz konusu. 10 yılda açtığımız mağazayı 2 yılda açtık” diye konuştu. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Trabzon, Fethiye ve Kuşadası’nda toplam 78 satış noktasına ulaştıklarını ifade eden Kılıboz, hedeflerinin önümüzdeki yıl bu sayıyı 100’e çıkarmak olduğunu söyledi. Özellikle Antalya’daki lüks otellerin hepsinde yapılandıklarını belirten Kılıboz, Antalya’da sadece 3-4 aylık sezonda yaptıkları satışların İstanbul’un yıllık cirosuna eşit olduğuna işaret etti.
Dünyada trendin sadece tek bir markanın tüm ürünlerinin satıldığı mono-brand mağazalar şeklinde olduğunu ifade eden Kılıboz, bunun tüketicinin değişen marka bilincinin bir yansıması olduğunu söyledi. Kılıboz, “İstanbul, Ankara ve İzmir ile Antalya gibi turizmin yoğunlaştığı bölgelerde de artık müşteri talebinin bu yönde olduğunu görüyoruz. Lüks tüketici artık beğendiği markanın birkaç ürününe değil, bütün koleksiyonuna dünya ile aynı anda ve aynı fiyata ulaşmak istiyor” diye konuştu.
