Son yıllarda Türkiye’de taklit ürünlerin (imitasyon) sayısında belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Bu durum, hem yerel ekonomi hem de tüketiciler için endişe verici bir durum haline gelmiştir. Bu yazımızda, bu karmaşık sorunun cevabını aramak için yerli ve yabancı kaynaklardan derlediğimiz bilgi ve raporlara dayanarak taklit ürünlerin Türkiye ve Dünya’daki artış nedenlerini ve bu sorunun çözümü için neler yapılabileceğini inceleyeceğiz.
Küresel sahte ürün ticaretine Çin ve Hong Kong (Çin) damgasını vurmaktadır. Hong Kong’un oranı azalsa da, Türkiye son yıllarda, sahte ürünlerin en önemli kaynak ekonomileri arasında yer almaya başlamıştır: Türkiye’nin küresel gümrük yakalamalarındaki payı, 2016 ile 2019 arasında %4’ten %12’ye çıkarak globalde üç katına artmış görünmektedir.
Taklit Ürünlerin Artış Nedenleri:
- Artan Mali Zorluklar: Son yıllardaki ekonomik dalgalanmalar ve artan enflasyon, birçok tüketiciyi daha uygun fiyatlı ürünlere yöneltmiştir. Taklit ürünler, orijinal ürünlere kıyasla önemli ölçüde daha düşük fiyatlara sunulduğu için cazip bir alternatif olarak görülmektedir.
- Yetersiz Denetim: Taklit ürünlerin üretimi ve satışı ile mücadelede yetersiz denetim, bu ürünlerin yaygınlaşmasına katkıda bulunmaktadır. Yetkili kurumların denetim eksikliği ve caydırıcılık yetersizliği, taklitçileri faaliyetlerini sürdürmeye teşvik etmektedir.
- Bilinçsizlik: Özellikle internet üzerinden alışveriş yapan bazı tüketiciler, taklit ürün satın aldıklarının farkında olmayabilir. Bu durum, sahtekarların ve taklitçilerin ekmeklerine yağ sürmektedir.
- Küresel Ticaretin Artması: Küresel ticaretin artması ve sınırların gevşemesi, taklit ürünlerin Türkiye’ye daha kolay taşınmasına ve satılmasına olanak sağlamıştır.
- Farklı Yöntemlerin Geliştirilmesi: Direkt sahte ürünlerin gönderilmesi riskli olduğundan Türkiye gibi ülkelerde üretilen etiket ve hologram gibi orijinallik göstergelerinin , Belçika, Bulgaristan gibi ülkelere gönderilmesi ve bu ülkelerde, bunların ürünlere dikilerek piyasaya arz gibi yeni yöntemlerin geliştirilmesi.
Taklit Ürünlerin Olumsuz Etkileri:
- Ekonomik Kayıplar: Taklit ürünler, orijinal ürün üreten firmaların satışlarını ve gelirlerini düşürmektedir. Bu durum, iş kayıplarına ve yatırımların azalmasına yol açabilir.
- Vergi Kayıpları: Taklit ürünler, vergilendirilmediği için devlet de vergi gelirlerinden mahrum kalmaktadır.
- Tüketici Hakları İhlalleri: Taklit ürünler, genellikle kalitesiz ve sağlıksız malzemelerden üretilmektedir. Bu durum, tüketicilerin sağlığını ve güvenliğini tehlikeye atabilir.
- Haksız Rekabet: Taklit ürünler, orijinal ürünlerle haksız rekabet oluşturmaktadır. Bu durum, adil bir pazar ortamının oluşmasını engellemektedir.
Çözüm Önerileri:
- Caydırıcılık Mekanizmalarının Güçlendirilmesi: Taklit ürünlere yönelik caydırıcılık mekanizmaları güçlendirilmelidir. Bu kapsamda, para cezaları ve hapis cezaları artırılmalı ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
- Denetimlerin Artırılması: Yetkili kurumlar tarafından taklit ürünlerin üretimi ve satışı ile ilgili denetimler artırılmalıdır. Bu denetimlerde, internet üzerinden satış yapan platformlar da göz önünde bulundurulmalıdır.
- Tüketici Bilincinin Artırılması: Tüketicilere taklit ürünlerin tehlikeleri ve orijinal ürün satın almanın önemi konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Bu çalışmalar için medya, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yapılmalıdır.
- Uluslararası İşbirliği: Taklit ürünlerle mücadele için uluslararası işbirliği güçlendirilmelidir. Bu kapsamda, bilgi alışverişi ve ortak operasyonlar yapılmalıdır.
Sonuç:
Türkiye’de taklit ürünlerle mücadele, hem yerel hem de uluslararası düzeyde kapsamlı ve çok yönlü bir yaklaşım gerektirmektedir. Bu mücadelede, caydırıcılık mekanizmalarının güçlendirilmesi, denetimlerin artırılması, tüketici bilincinin artırılması ve uluslararası işbirliği gibi unsurlar önemli rol oynayacaktır. Taklit ürünlerle etkin bir şekilde mücadele edilmesi, adil bir pazar ortamının oluşmasına, yerel ekonominin güçlenmesine ve tüketicilerin korunmasına katkıda bulunacaktır.
Bu blog yazısında yer alan bilgiler, derlediğimiz yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır. Daha fazla bilgi için özetlerini çıkardığımız aşağıdaki raporlara ya da bağlantılarını verdiğimiz rdirekt kaynaklara bakabilirsiniz.
TOBB
TOBB tarafından hazırlanan bir rapora göre, 2023 yılında Türkiye’de satılan her 3 üründen 1’i taklit. Raporda, bu durumun ekonomiye yıllık 200 milyar TL’ye yakın zarar verdiği tahmin edilmektedir.
“Korsanla riske atılan Türkiye ekonomisinin gelişme hızı”
TOBB ve ICC Türkiye Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı 2023’te 500 milyar dolar ihracat hacmine ulaşarak küresel dış ticaret hacmi içindeki payının yüzde 1,5’e çıkartmayı, dünyanın 500 büyük şirketi içinde en az 10 küresel Türk şirketi ile yer almayı, en az üç sektörde dünya lideri olmayı, dünyada tanınan 10 marka üretmeyi hedeflediğini anımsattı.
Bunlar için yenilikçi ve gelişmiş bir sanayiye, teknoloji odaklı ve üretken bir topluma ihtiyacın olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “Bunun da ön koşulu, olmazsa olmazı, kuvvetli bir fikri mülkiyet rejimine sahip olmaktır. Yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığım ICC’nin, yalnızca taklit ve korsanla mücadele alanında faaliyet gösteren özel birimi BASCAP’ın çalışmalarını incelediğimizde şunu görüyoruz; taklit ve korsanla riske atılan Türkiye ekonomisinin gelişme hızı, vatandaşımızın sağlığı, devletimizin kasasına girecek vergi geliridir. TOBB çatısı altındaki ICC Türkiye kanalı ile önemli bir bilinçlendirme, farkındalık oluşturma projesi başlatıyoruz. Bu çalışma, taklit ve korsanı işin gerek fikri gerekse sınai haklar boyutunu aynı anda ele alan, arkasında hem kamu hem özel sektör desteği olan benzersiz bir çalışmadır.”
Bu kapsamda, TOBB olarak her türlü yasadışı ürünün üretim, ticaret ve tüketimiyle mücadeleyi önemli bir öncelik olarak gördüklerini anlatan Hisarcıklıoğlu, bu mücadelede başarıya ulaşılabilmesi için gerekli gördükleri bazı hususları ise şöyle sıraladı: “Yasadışı ürünler tüketiciyi aldatır, ciddi sağlık riskleri içerir, özel bilgi güvenliğinizi tehdit eder, işsizliği artırır. Yasadışı ürün almak suça ortak olmaktır. Yasadışı ürün ticareti dürüst yatırımcıya haksızlıktır. Fikri ve sınai hak ihlalleri kalkınmayı engeller. Mücadele ancak güçlü bir mevzuatla mümkündür. Kayıtlı ekonomiye geçiş teşvik edilmelidir. Hukuk, kayıtlı ekonominin de temelidir.”
Sahtesi Pahalıya Gelir Ben Gerçeğini Alıyorum
Dünya Fikri Mülkiyet Günü’nde başlatılan “Sahtesi Pahalıya Gelir Ben Gerçeğini Alıyorum” kampanyası, dünyada ICC’nin taklit ve korsanla mücadele birimi Sahtecilik ve Korsanla Mücadele İçin İş Dünyası Hareketi (BASCAP) öncülüğünde gerçekleştirilirken, Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Milli Komitesi (ICC Türkiye) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından organize ediliyor.
Türkiye genelinde çeşitli etkinliklerin düzenleneceği kampanya kapsamında, alışveriş merkezlerinde stant açılıp, eğitim seminerleri düzenlenecek. Afiş ve broşürlerin de dağıtılacağı kampanyada, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile televizyonlarda bilinçlendirici bir reklam da yapılacak.
Mehtap Elaidi, Ayşe Kulin, İskender Pala ve Orhan Gencebay’ın gönüllü olarak yer aldığı spot filmde, sanatçılar korsan ve sahte ürünlerin Türkiye ekonomisine verdiği zararı ele alıyor.
OECD Raporu:
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından hazırlanan bir rapora göre, taklit ürünler küresel ekonomiye yıllık 2,3 trilyon dolarlık zarar vermektedir. Raporda, bu sorunun çözümü için uluslararası iş birliğinin ve caydırıcılık mekanizmalarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekilmektedir. https://www.oecd.org/gov/global-trade-in-fakes-74c81154-en.htm
Ülkelere Göre 2016-2019 arası sahte ürünlerin gümrükte yakalanma payları.
Grafikte görüldüğü üzere, hem 2016 hem de 2019 yıllarında küresel sahte ürün ticaretine Çin ve Hong Kong (Çin) damgasını vurduğu görülmektedir. Hong Kong’un oranı 2016’ya göre azalsa da, Türkiye’nin sahte ürünlerin en önemli kaynak ekonomileri arasında yer alması bu dönemde dikkat çekiyor: Küresel gümrük yakalamalarındaki payı, 2016 ile 2019 arasında %4’ten %12’ye çıkarak üç katına artmış görünmektedir.
Şekil de, 2011’den 2019’a kadar en çok sahtecilik ve korsanlığa maruz kalan sekiz ürün kategorisinin aynı kaldığını gösteriyor. Ancak, bazı değişiklikler gözlemlenebilir. 2019’da, sahte elektrikli makine ve elektronik ürünlerin gümrük tarafından daha az sıklıkla ele geçirildiği görülürken, sahte oyuncaklar, oyunlar, parfümeri ve kozmetik ürünlerinin daha sık rapor edildiği gözlemlendi.
OECD Raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Europol Raporu:
Avrupa Polis Teşkilatı (Europol) tarafından hazırlanan bir rapora göre, taklit ürünler Avrupa’da en önemli suç türlerinden biridir. Raporda, bu ürünlerin insan sağlığı ve güvenliği, fikri mülkiyet hakları ve adil rekabet açısından ciddi bir tehdit oluşturduğu belirtilmektedir.
Raporda Türkiye’ye ayrı bir yer verilmektedir:
Türkiye:
2015 yılında dış sınırda yapılan el koyma istatistiklerinde en yüksek üçüncü ülke olarak yer aldı. O yıl 4,217 telif hakkı ihlal eden sevkiyatın kaynağı olarak rapor edildi, bunların %37’si Bulgaristan sınırında engellendi. Bunların neredeyse tamamı karayolu taşımacılığıyla ilgiliydi ve ihlal eden ürünler sıklıkla büyük miktarlarda bulunuyordu, bu da bir kısmının durdurulmamış olsaydı daha geniş bir dağıtım için amaçlanmış olabileceğini gösteriyor.
Ayrıca, Türkiye ile Belçika arasında bir ilişki olduğu görünmektedir; yıl boyunca Türk kökenli 864 telif hakkı ihlal eden ürünün ele geçirildiği bildirildi. Antwerp, Bruges, Ghent ve Ostend daha önce büyük ihlal eden sevkiyatların giriş noktaları olarak tanımlanmış ve Belçika’nın yıllık olarak yüksek sayıda el koyma bildirmesinin nedenleri olarak sıkça gösterilmiştir. Belçika tarafından kaydedilen neredeyse tüm Türkiye’den gelen sevkiyatlar ya hava yoluyla (%45) ya da posta yoluyla (%51) geldi, geri kalanı karayolu taşımacılığı olarak gösterildi. Ayrıca, Belçika’nın Türkiye’den 373 giyim el koymasından 310’u beşten az ürüne aitti, bu da muhtemelen internet ticaretinin bir sonucu olan kişisel ithalatı göstermektedir.
Türkiye’ye ilişkin AB genelinde dış sınır el koyma verilerinin daha fazla analizi, 2015 yılında AB genelinde sadece 18 denizcilik el koymasının rapor edildiğini ve Bulgaristan sınırını geçen karayolu taşımacılığı hariç, telif hakkı ihlal eden el koymaların genellikle geleneksel hava yolu kargo veya posta yoluyla gönderildiğini göstermektedir. Türk kökenli hazır giyim ürünleri birim hacimlerine göre el koymalarda sürekli olarak en üst sıralarda yer almıştır, ancak ülke aynı zamanda büyük miktarda sahte etiket, etiket ve çıkartma göndermiştir, genellikle giyim ürünlerinin gönderildiği MS’ye. Bu durum, çoğunlukla Belçika, Bulgaristan, Almanya ve İtalya’da görülmüştür ve yerel üretimi veya ayrı ayrı gönderilen ürünlerin ve etiketlerin AB içinde bir araya getirilmesini gösterebilir.
Türk kökenli el koymaların, muhtemelen küçük paketler halinde gönderilen, daha düşük birim hacimli sevkiyatlar olarak giderek daha fazla ele geçirilme olasılığı bulunmaktadır.
Çin, sahte ürünlerin ana kaynağı ülkesi olarak açık ara öne çıkıyor. Hong Kong’un liman terminalleri ve havaalanı, Çin’de üretilen malların transit noktalarıdır. Türkiye, büyük kamyon sevkiyatları aracılığıyla AB’ye sahte ürünlerin girişinde önemli bir merkezdir. Tayland ve Singapur, küçük ölçekli sevkiyatların kaynağı olarak belirlendi ve bu, bu bölgelerde e-ticaret sitelerinin veya distribütörlerin varlığını potansiyel olarak göstermektedir.
Raporun tamanına burada ulaşabilirsiniz.
Birleşmiş Milletler Raporu:
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Bürosu (UNODC) tarafından hazırlanan bir rapora göre, taklit ürünler küresel organize suç ağlarının önemli bir gelir kaynağıdır. Raporda, bu sorunun uluslararası güvenliği ve istikrarı da tehdit ettiği vurgulanmaktadır. https://www.unodc.org/counterfeit
Rapor, küresel sahte ürün ticaretinin kapsamını ve etkisini ele alıyor. Organize suç gruplarının bu yasadışı ticarete dahil olduğu ve yıllık milyarlarca dolar değerinde sahte ürünün satıldığı belirtiliyor. Sahte ürünlerin insan sağlığı ve güvenliği için ciddi riskler oluşturabileceği ve fikri mülkiyet haklarını ihlal ettiği vurgulanıyor.
- Sahte ürünler, tekstil, moda ve perakende sektörlerinde yaygın olarak bulunmaktadır. Bu ürünler, orijinal ürünlere göre daha düşük fiyatlara satıldığı için cazip bir alternatif olarak görülebilir.
- Sahte tekstil ürünleri, insan sağlığı için ciddi riskler oluşturabilir. Düşük kaliteli malzemelerden ve zararlı kimyasallardan üretilebilirler. Bu ürünler, alerjik reaksiyonlara, cilt tahrişine ve hatta kansere neden olabilir.
- Sahte moda ürünleri, fikri mülkiyet haklarını ihlal eder. Orijinal tasarımcıların ve markaların itibarına zarar verir ve satışlarını düşürür.
- Sahte perakende ürünleri, tüketicileri aldatır ve ekonomik kayıplara yol açar. Tüketiciler, sahte ürünler için orijinal ürün fiyatlarına yakın paralar öderler.
Raporda yer alan bazı önemli bulgular:
- Sahte ürünler, küresel ekonomiye yıllık 2,3 trilyon dolarlık zarar vermektedir.
- Tekstil, moda ve perakende sektörleri, sahte ürünlerden en çok etkilenen sektörler arasındadır.
- Dünya Gümrük Örgütü (WCO), sahte ürünlerle mücadele için uluslararası bir platform sunmaktadır.
https://www.unodc.org/documents/counterfeit/FocusSheet/Counterfeit_focussheet_EN_HIRES.pdf
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.