Hakan Yıldırım, moda dünyasının tabiriyle Hakaan, şubat ayında kanatlanmıştı zaten. Londra`daki top modellerle dolu defilesi çok ses getirmişti. Ama ilginin yalnızca podyumda yürüyenlere olmadığı, son birkaç aydır ünlü moda dergilerinde çıkan haber ve çekimlerden anlaşılıyor. `Hakan Yıldırım ilk seferde Londra`nın göz bebeği oldu, artık onu tutabilene aşk olsun,` derken, tasarımcının burayı transit geçmek zorunda kaldığı haberini aldık. Yıldırım, Fransa`da genç tasarımcıları teşvik etmek üzere verilen prestijli ANDAM (Ulusal Moda Sanatını Geliştirme Kuruluşu) ödülünü kazanmıştı. ANDAM`ın şartı, tasarımcıların Paris`te ofis açması ve defilelerini de buraya taşımasıydı. Hakan Yıldırım (40), bugüne kadar Martin Margiela, Gareth Pugh, Viktor&Rolf gibi isimleri ödüllendiren ANDAM`ı tekstil anlamında kazanan ilk Türk. En önemlisi ise genelde birkaç tasarımcıya birden verilen ödülü tek başına almış olması. Örme elbiseleriyle dikkatleri üzerine çeken Mark Fast, Balenciaga ve Christian Lacroix`nın tasarımcılarından Bouchra Jarrar ve Rochas ile Nina Ricci`nin tasarımcılarından Calla Haynes`i gölgede bırakarak ANDAM`a layık görülen Yıldırım`ı seçen jüri de en az ödülün kendisi kadar dikkat çekici: Fransız Vogue`unun yayın yönetmeni Carine Roitfeld, Lanvin`in kreatif direktörü Alber Elbaz, LVMH`den Delphine Arnault, Gucci Grubu`ndan Valerie Hermann ve YSL`ın kurucularından M.Pierre Bergé.
İNGİLİZLER ÇOK ÜZÜLDÜ!
Ama Yıldırım`ın bu ödülü kazanmasına üzülenler de var. Moda sisteminden bihaber oldukları için Yıldırım`ın 10 küsur yıllık kariyerini görmezden gelenlerden, `Madonna giydi, oldu,` yorumu yapanlardan bahsetmiyorum. Mert Alaş`ın markanın artistik direktörü olduğunu bilmeden atıp tutanlar da değil bu bahsettiklerim. Bu ülkede başarılar cezasız kalmadığı için, gerçek bir uluslararası başarının hemen `tu kaka` yapılacağını tahmin ediyordum, şaşırmadım. Yıldırım`ın ödülü kazanmasına asıl üzülenler, İngilizler. Londra Moda Haftası`nı hareketlendirmeye çalışan İngiliz moda basını, Hakaan`ın geçtiğimiz sezonki defilesinden sonra çok heyecanlanmıştı. Çünkü ne o kadar topmodel bir podyumda görülmüş ne de Carine Roitfeld`e evsahipliği yapmıştı şehir. Haberi alır almaz, Hakan Yıldırım`ın atölyesinin yolunu tuttum. Yıldırım çok mutlu ama yine sakin. Klişe tabirle `önünüdeki maçlara bakıyor`…
– Sizinle en son Londra Moda Haftası`ndaki defilenizden sonra konuşmuştuk. Moda basınının gündemi sizdiniz. Sonra neler oldu?
– Çekimler ve portreler, beklediğimden daha önce yayımlanmaya başladı. Hâlâ da devam ediyor. Sadece benim koleksiyonumu seri çeken dergiler var. Artık röportaj vermeye de başladım. Bazı gazete ve dergiler benimle röportaj yapmak için İstanbul`a gelmek istiyor ama ben bunu çok tercih etmiyorum. Genelde Londra`ya gittiğimde veriyorum röportajlarımı.
– Son duruma göre, nerelerde satılıyor Hakaan markası?
– Dünyada 26 noktada satılıyor. Kış koleksiyonuyla çıkış yapmıştım zaten, o da temmuz ortasında mağazalara giriyor. Dört tane Harvey Nichols, New York ve Los Angeles Opening Ceremony`ler, Paris`te Maria Luisa ve Colette, Hong Kong`da I.T, Londra`da Dover Street Market ve Joseph, ilk aklıma gelenler…
– Londra Moda Haftası`ndaki başarınız ve ardından yabancı basında çıkan yorumlara rağmen esas Türkiye`de ses getiren, kıyafetlerinizi Madonna`nın giymesi oldu. Nasıl gerçekleşti bu?
– Interview dergisinin stilisti kim, hatırlamıyorum. Çekim konseptine göre dünyanın her yerinden kıyafetler, markaların halkla ilişkiler firmaları ve showroom`lardan toplanır. Benim kıyafetlerimi de Londra`daki Relative PR`dan istemişler. Moda çekiminin fotoğrafçısı, Hakaan`ın da artistik direktörü olan Mert Alaş`tı. Ama Mert için de tamamen bir tesadüf olmuş. Zaten Mert, bugüne kadar hiçbir çekiminde özellikle Hakaan kullanmadı. Profesyonellik adına, böyle şeylerden uzak durdu. Hem bildiğim kadarıyla seçilen kıyafetlerin arasından Madonna karar veriyor ne giyeceğine…
LONDRA İYİ GİDİYORDU, AKLIMDA PARİS YOKTU
– Madonna`nın kıyafetlerinizi giyeceğini duyduğunda ne düşündünüz?
– Benim de çekimden sonra haberim oldu. İnanın bunları hep gerçekleştikten sonra duyuyorum. Mesela bu ay Numero dergisine çıkmışım. Geçen hafta Marisa Tomei, filminin galasına giymiş, benim yeni haberim oldu. Madonna`ya da sevindim ama çok abartmadım olayı. Tabii ki çok güzel bir şey. Kıymetli mi? Kıymetli. Belki önümüzdeki dönemlerde çok daha fazla şeyler yapabiliriz Madonna`yla. Ama Madonna, hayatımın en önemli başarısı değildi. Benim için başarı, birilerinin kıyafetlerimi giymesi değil. Çünkü bu, birçok insanın başına gelebiliyor. ANDAM`ı kazanmış olmak benim için çok daha önemli ve özel.
– ANDAM süreci nasıl gelişti?
– Teklif, onlardan geldi. Biraz düşündüm. Çünkü çok zor bir karar; henüz tek bir koleksiyon göstermişim. O da Londra`da. Ve eğer kazanırsam Paris`e geçmem, ona göre strateji belirlemem gerekiyordu. Ekibim kazanacağıma emindi ama ben yine de olmaz gibi düşünüyordum, `Olmasa da olur,` diyordum. Londra Moda Haftası`ndan sonra gelen ses, benim için yeterince iyiydi.
– Carine Roitfeld`in koleksiyonunuzu Paris`e aldırmak istediğini duymuştum. Sizce onun hayranlığının ANDAM ödülünde payı var mıdır?
– Carine bunu dile getirdiğinde biz `Daha zaman var,` diye düşünmüştük. Henüz Londra`da bir defile yapmıştık. Yeniydi marka. Ödüle gelince; Carine`in buna tek başına gücünün yeteceğini sanmıyorum. Çünkü bahsettiğimiz jüride Gucci Grubu`ndan, Louis Vuitton Grubu`ndan isimler var. Orada kimsenin kimseyi etkileme şansı yok. Bu yüzden de en güzeli, bu kadar değerli insanın kararıyla ödüle layık görülmem. Ve tabii politik tartışmalara rağmen ve tek başıma bu ödülü almış olmam. Çünkü ANDAM iki yıldır İngiliz tasarımcılara verildiği için eleştiriliyordu. O yüzden bu yıl kesinlikle bir Fransız`ın alması bekleniyordu. Ya da en büyük rakibim, birkaç sezondur adından söz ettiren Mark Fast`tı.
– Peki bundan sonra Hakaan defileleri Paris`te mi gösterilecek?
– Evet, sözleşmemde öyle yazıyor. Orada bir şirket ve atölye kurmam gerekiyor şimdi.
– Oldukça sakin görüyorum sizi…
– Çünkü önümde daha çok uzun bir yol var. Arkadaşlarım arayıp `Haydi artık, şımarabilirsin,` diyorlar. Ama benim hayatım aynı şekilde devam ediyor. Sabah kalkıyorum, aynı Corn Flakes`i yiyorum. Değişen bir şey yok; yine işimi şapıyorum Ve üzerimde daha da büyük bir sorumluluk var. Paris`te yapacağım, herhangi bir defile olmayacak. Londra`dan sonra ikinci defile zaten merakla bekleniyordu. Üzerine şimdi bir de ANDAM ödüllü tasarımcı olarak göstereceğim. İster istemez moda dünyasının gözü üzerimde olacak.
Ne dediler
Fashionista.com
4 `Carine Roitfeld, Hakaan`ın defilesi için özel olarak Londra`ya gitmişti. Şimdi de jüride etkili olduğu söyleniyor. Eğer Carine, Anna`nın (Wintour) Marc`ı (Jacobs) sevdiği kadar Hakaan`ı seviyorsa, sırtı yere gelmez demektir.`
ANDAM kurucusu Nathalie Dufour
4 `Bu yıl Fransızlara öncelik verme konusunda baskı hissettik. Bu sebepten dolayı adaylardan üçünün Fransız olmasına dikkat ettik. Yine de, nereden olurlarsa olsunlar, keşfettiğimiz yetenekleri ödüllendirebilmek istiyoruz. O yüzden kazananın Fransız bir şirket kurması kuralını getirdik.`
My Fashion Life blogu
4 `Biraz hayal kırıklığına uğradığımızı itiraf etmeliyiz. Bu sezon Londra Moda Haftası`nda yine biraz heyecan bekliyorduk. Yine de Hakaan`ın Paris`te yapacaklarını takip ediyor olacağız.`
İngiliz Elle dergisi
4 `Biz Londralılar olarak, Hakaan`ın şovunu Paris`e taşıyor olmasına üzüldük. Bu sezon da çok özel şeyler yapacağına emindik. Yine de bu Hakaan için harika haber. Giles Paris`e geçtikten sonra neler olduğuna bir baksanıza.`
Kaynak: Yeni Şafak